OECD PISA Direktörlüğü görevini yürüten Andreas Schleiche, Habertürk’ten Nalan KOÇAK’a yaptığı açıklamalar, sendikamızın daha önce yapmış olduğu basın açıklamaları ile örtüşüyor. OECD PISA Direktörü, Türk eğitim sistemine ilişkin yapmış olduğu değerlendirmede; çeşitli istatistik verileri de kaynak göstererek, Türk eğitim sisteminin yeni dünya düzenine ayak uyduramadığına vurgu yapmıştır.
OECD’nin üç yılda bir yaptığı PISA sınavına ilişkin “PISA Ulusal Ön Raporu” MEB’in web sitesinde 13.12.2013 günü yayınlanmış ve bunun üzerine sendikamız bir basın açıklaması yapmıştır. 11 Ocak 2014 yılında “MEB Öğrencilere Ancak 2+2=4’ü Öğretebiliyor!” başlıklı basın açıklamamızda, MEB’in 2013 yılına ilişkin PİSA ulusal Ön raporunu gündeme taşımıştık.
Raporda dikkatimizi çeken noktalar ve izlenimlerimiz şunlardı:
Raporda, “okulların, alanlarında nitelikli öğretmen ihtiyaçları devam etmektedir” denilmektedir. Sözkonusu Raporda “nitelikli” öğretmenin özelliklerine ilişkin her hangi bir bilgiye ulaşılamamıştır. Bakanlığın, OECD’nin “nitelikli öğretmen tanımlamasını” bizlerle acilen paylaşması gerekmektedir. OECD’nin ısrarla, ülkemizde nitelikli öğretmen ihtiyacı olduğunu belirtmesine karşın MEB tarafından bir çalışma başlatılmış mıdır? “Bu nitelikli öğretmen” tanılamasının muhatabı, üniversitelerin eğitim fakültesi mi yoksa, gerekli eğitimleri öğretmenlerine vermeyen-veremeyen bakanlık mı?
TÖS 11 Ocak 2014’te aşağıdaki önerilerde bulunmuştur.
- PISA sonucu açıkça gösteriyor ki Türkiye’de eğitim sisteminin temel sorunlarından biri, öğrencilere günlük hayatta karşılarına çıkabilecek sorunları çözebilmeleri için gerekli bilgi ve becerilerin kazandırılamamasıdır. Temel bir insan hakkı olan eğitimin ana işlevinin, ihtiyaçları ve istekleri doğrultusunda karar alabilen ve bunları uygulayabilen bireyler yetiştirmek olduğu göz önüne alındığında, eğitim politikalarının bu sorunun çözümüne yoğunlaştırılması gereği daha iyi ortaya çıkıyor görünmektedir. Bu bağlamda müfredat, ihtiyaçlar üzerinden yeniden yapılandırılmalıdır.
- Bireyin özgürlüğünü yalnızca “din özgürlüğü” olarak algılayan; geleceğimiz olan çocuklarımızın dünyaya bakışını din ile sınırlayan; bunu bizlere özgürlük diye sunan eğitim anlayışını reddediyoruz. Çocukların aklın ve bilimin ışığında eğitim almalarını savunuyoruz.
- Okulda hiçbir dinin ya da mezhebin kurallarının zorunlu olarak öğrencilere öğretilmemesinin yanında ders kitaplarında dinsel motiflere yer verilmemesini ve öğretmenlerin de her hangi bir dini inancı öğrencilerine empoze etmemesini istemekteyiz.
- Öğrencilerin matematikle ilgili özgüven duygularının ve tutumlarının olumlu yönde geliştirilmesi için matematik öğretmenleri ve ailelere seminerler verilmelidir. Matematiğe yönelik toplumsal algıyı dönüştürecek bir etkinlikle toplumun tüm kesimlerindeki matematik korkusu aşılmalıdır. Öğrencilerin konularla ilgili önkoşul bilgilerindeki eksikliklerin tamamlanması da matematiğe dönük olumlu tutum geliştirmelerine ve özgüvenlerini artırmaya katkı sağlayacaktır.
- Matematik dersleri, tamamlayıcı dersler ve matematik şenlikleri, yarışmaları gibi etkinliklerin tüm okullarda yaygınlaştırılması öğrencilerin daha iyi öğrenmelerine yardımcı olabilir. Matematik dersi müfredatı yeniden şekillendirilmelidir.
- Fen bilgisi dersinde doğa olaylarının oluşu öğrencilerin anlayacağı bir dille anlatılmalı ve mutlaka deney yapılmalıdır. Doğa olayları dogmatik ve ezberci bir anlayışla anlatılmamalıdır.
- Fen bilgisi dersinin daha iyi anlaşılması için okullarda mutlaka bilim şenliği düzenlenmelidir.
- Öğretmenlerin sınıf yönetimi konusunda yeterli olmadığı anlaşılmaktadır. Değişen müfredat okul ortamını değiştirmiştir. Öğretmenlere, bu değişimin beraberinde getirdiği sorunlarla baş edebilmeleri için kendilerine eğitim desteği sağlanmalı, öncelikli olarak sınıf yönetme becerilerinin geliştirilmesi için gerekli önlemler alınmalıdır.
- Öğretmenin öğrenmedeki rolü dikkate alınarak; öğretmenlerin tutumlarının, iletişim becerilerinin ve öğrenciden beklentilerinin yeniden ele alınması gerekmektedir. Buna bağlı olarak öğretmen yetiştirme modelimiz yeniden gözden geçirilmelidir. Gerek ulusal gerekse yerel hizmet içi eğitimlerde bu konular ele alınmalıdır.
- Öğretmen eğitimine önem verilmeli ve uzaktan eğitim yoluyla yüksek lisans yapmaları sağlanmalı, yüksek lisansı ticarileştiren astronomik fiyatlar öğretmenlere dayatılmamalı tam tersine bu bedel bakanlıkça karşılanmalıdır.
- Öğretmen ücretleri yeterli değildir. Mutlaka öğretmen ücretleri artırılmalıdır.
2017 Yılı itibarıyla Bakanlığın, OECD’nin uyarılarını dikkate almadığını gösteriyor. Ya da OECD PISA Direktörlüğü rapor yayınlıyor, bakanlık sadece açıklama yapıyor. Ülkelerin geleceği eğitim sistemlerinin çağdaş dünyadaki öncü konumuyla şekillenir. Tüm Öğretmenler Sendikası olarak Milli Eğitim Bakanlığı’nı; sendikamızın önerilerini dikkate almaya çağırıyoruz.
Vahap GÜZEY