MEB Öğretmenlik Mesleği ve Millî Eğitim Akademisi Kanunu Taslağını uzun görüşmelerden sonra paylaşıma açmıştır. Kanun taslağı 3 geçici madde ve 36 madde olmak üzere 39 maddeden oluşmaktadır.
Kanunun amacı 1. Madde de “Eğitim öğretim hizmetlerini yürüten öğretmenlerin seçilmelerini, yetiştirilmelerini, atamalarını, haklarını, ödev ve sorumluluklarını, ödül ve cezalarını, kariyer basamaklarında ilerlemelerini ve öğretmenlik mesleğine ilişkin diğer hususlar ile Millî Eğitim Akademisinin kurulması, görevleri ve teşkilat yapısına ilişkin konuları düzenlemek” olarak ifade edilmektedir.
Öğretmenin tanımı 3 maddenin k bendinde yapılmaktadır: “Millî Eğitim Bakanlığına bağlı her kademe ve türdeki resmî örgün ve yaygın eğitim kurumlarında 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinin (A) ve (B) fıkraları kapsamında eğitim öğretim hizmeti yürütenler ile bu Kanunda münhasıran belirtilen hükümler bakımından özel öğretim kurumlarında 8/2/2007 tarihli ve 5580 sayılı Özel Öğretim Kurumları Kanunu kapsamında görev yapan öğretmenleri, bu kurumlarda öğretmenliğe atanma şartlarını taşıyan yöneticileri ve Millî Eğitim Bakanlığı dışındaki kamu kurum ve kuruluşlarında görev yapan öğretmenleri, olarak tanımlanıştır. Buradaki tanım hangi birimlerde çalışanların öğretmen olarak kabul edileceği belirlenmiştir. Öğretmenlik tanımı 7. madde de yapılmıştır. Şu şekilde tanımlanmıştır: (1) Öğretmenlik; genel kültür, özel alan eğitimi ve öğretmenlik meslek bilgisi bakımından hazırlığı gerektiren özel bir ihtisas mesleğidir.”
Milli Eğitim Bakanlığında öğretmen olarak işe başlayacakların hazırlık eğitim almaları gerektiği madde 8’de belirtilmiştir. Hazırlık eğitiminin süresinin dört dönem olacağı ancak; Bu süre, öğretmen adayının mezun olduğu yükseköğretim programına göre üç dönem olarak uygulanabileceği söylenmektedir. Bir dönem öğrencilerin devam ettiği süre ise bu 2 yıl demektir. Bundan da anlaşılacağı üzere Bakanlık, hiçbir eğitim fakültesinin eğitimini yeterli görmemektedir. Her yıl en 20 bin öğretmen alan MEB bunun maliyetini hesaplamış mıdır derken 14. Madde de Öğretmen adaylarına, hazırlık eğitimi sürecinde her ay (30.000) gösterge rakamının memur aylık katsayısı ile çarpımı sonucu bulunacak tutarda ödeme yapılır, denilmektedir. Bu durumda hazırlık eğitiminden yararlanan öğretmenin maaşı 25 bin TL olacaktır. Şu an da yeni başlayan bir öğretmen 35 bin TL almaktadır. Ayrıca 20 bin öğretmeni iki yıl boyunca derse girdirmeyip eğitim adı altında tutmak çok yararlı bir uygulama olmayacaktır.
Bu konuda yapılması gereken; eğitim fakültelerinin çağdaş eğitim dünyasında kabul gören, ülkemiz koşullarına ve ihtiyaçlarına uygun bir niteliğe kavuşturulmasıdır. Böylece öğretmen olacağım diye sınava giren, başarılı olduğu sınavda 4 yıl eğitim alan, mezun olmak için programın bütün derslerinin sınavlarında yeterli notları alan öğretmen adayı da gereksiz şekilde mağdur edilmeyecektir. Eğitim fakültesinde okuyan öğrencinin öğretmen olmamanın dışında bir seçeneği bulunmamaktadır.
Hazırlayıcı eğitimden geçen öğretmen 15. Maddeye göre sözleşmeli öğretmen olarak atanacak ve atandığı yerde 3 yıl çalışma zorunluluğu getirilmektedir. Bu şu an da uygulanmaktadır.
Öğretmenin aynı eğitim kurumunda en fazla 12 yıl görev yapması 18. Madde ile düzenlenmiştir. Bakanlık bir kurumda en fazla 12 yıl çalışmayı zaman zaman eğitim camiasının önüne ısıtıp ısıtıp sunmaktadır. Bu tarz uygulamanın, öğretmenleri huzursuz etmekten başka bir işe yaramamaktadır. Eğitim öğretim için hiçbir yararı olmamaktadır. Şehir merkezlerinde böyle bir değişiklik yapılabilir gibi gözükse de şehir merkezlerinden kırsala gidildikçe öğretmen açısından psikolojik, ekonomik, sosyal kayıplar oluşacaktır. Aile düzenleri bozulacak, zaten giderek ağırlaşan ekonomik koşulların yükü daha fazla hissedilecektir. Öğretmenlerin kırsalda çalışmak istememesinin bireysel ve toplumsal gerekçeleri vardır. Bununla birlikte kırsaldaki öğretmen açığını gidermek için kararlı adımların da atılması elzemdir. Belirli bölgelerde çalışacak öğretmenlerin maaşlarının artırılması, lojman tahsis edilmesi, ek hizmet puanı verilmesi gibi çözümler ilk akla gelenlerdir.
Taslağın 19 maddesinde öğretmen ve yöneticilere beşer yıllık dönemleri içeren bireysel mesleki gelişim planları hazırlayacağı belirtilmektedir. Bilindiği gibi öğretmenler eylül ayının ilk haftası, kasım ayında bir hafta, nisanda bir hafta ve haziran ayının sonunda bir hafta okulda mesleki çalışmalar adı altında okullarda bulunmaktadır. MEB bu zaman diliminde eğitim öğretim ile ilgili planlamayı rahatlıkla yapabilir.
Öğretmenlik mesleğinin; öğretmen, uzman öğretmen ve başöğretmen olmak üzere üç kariyer basamağından oluşacağı 20. Madde ile düzenlememiştir. Buna göre en az 10 yıl çalışan öğretmene, Akademi tarafından uzman öğretmenlik için düzenlenen eğitimi tamamlamak koşuluyla uzman öğretmen unvanı verilecektir. Aynı şekilde 10 yıl uzman öğretmen olarak çalışıp Akademi tarafından başöğretmenlik için düzenlenen eğitimi tamamlayanlara da başöğretmen unvanı verilecektir. 20. Maddede ayrıca uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı alanlara her unvan için ayrı ayrı olmak üzere bir derece verileceği belirtilmektedir. Ancak burada 20 yılı dolduran bir öğretmene bir derece verilmesi anlamlı değildir. 20 yılını çalışan öğretmen zaten normal koşullarda 1. dereceye gelmektedir.
Ne kadar itiraz etsek de uzman öğretmen veya başöğretmen unvanı uygulaması öğretmenler tarafından kabul görmüş gözükmektedir. Bunda söz konusu unvanlar nedeniyle ödenen ücretin etkisi büyüktür. Bu noktada yapılabilecek en iyi şey, alınan ek ücretlerin emekliliğe de sayılmasıdır.
Okula yönetici görevlendirmesi 21 madde ile düzenlenmiştir. Yazılı ve sözlü sınav yapılacak, tüm yöneticiler akademide eğitim alacaktır. Öğretmenlik Meslek Kanunu içinde okul müdürü veya eğitim yöneticisi değil de yönetici denilmesi, bu görevin görevlendirme olacağı ve kadro verilmeyeceği anlamı taşımaktadır. Durum böyleyken kanun maddesine yazılması anlamlı değildir. Yönetmelikle yapılacak düzenlemenin kanun ile yapılması gereksizdir.
23. Madde ile düzenlenen başarı ve üstün başarı belgesi ile ödüllendirmede, 657 sayılı Kanunun 122. maddesine atıfta bulunulmaktadır. Milli Eğitim Bakanlığı 657’nin 122 maddesinin dışında da ödül sistemi koymalıdır. 30 yılını çalışan öğretmenlere şeref madalyası, her 24 Kasımda tüm çalışanlara bir maaş ikramiye verilmesi, ülkemizi yurtdışındaki yarışmalarda temsil eden öğretmenlere birer maaş ödülü verilmelidir.
Millî Eğitim Akademisinin Kuruluşu ve Görevleri Kuruluşu 26. madde de düzenlenmiştir. Gerekli görülen yerlerde Akademi bünyesinde eğitim ve uygulama merkezleri açılabileceği belirtilmektedir. Millî Eğitim Akademisinde kimlerin çalışacağı belli değildir. Öncelikle bunun açıklanması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığında 1 milyon öğretmen görev yapmaktadır. Akademi bu kadar çalışana nasıl bir eğitim sunacaktır? Belirsizlikler açıklığa kavuşturulmalıdır.
Eğitim çalışanlarının şiddetten korunması 33.MADDE düzenlenmiştir. (1) Bakanlığa bağlı resmî eğitim kurumları ile özel öğretim kurumlarında görev yapan yönetici, öğretmen, uzman öğretici ve usta öğreticilere karşı görevleri sebebiyle işlenen 5237 sayılı Kanunun 86 ncı maddesi kapsamındaki kasten yaralama, 106. maddesi kapsamındaki tehdit, 125 inci maddesi kapsamındaki hakaret ve 265 inci maddesi kapsamındaki görevi yaptırmamak için direnme suçlarında; a) İlgili maddelere göre tayin edilecek cezalar yarı oranında artırılır. b) 5237 sayılı Kanunun 51 inci maddesinde düzenlenen hapis cezasının ertelenmesi hükümleri uygulanmaz, denilmektedir. Bu durumun caydırıcılığı söz konusu değildir. En az iki katı ceza verilir denilmelidir. Bununla birlikte her okulda mutlaka, yeterli bilgi ve donanıma sahip güvenlik görevlisi bulundurulmalıdır.
TÖS MYK